25 Şubat 2017 Cumartesi


PAPATYAM...

Kökün o kadar sağlam mı ki, Papatya?
Taht kurmuşsun en sarp kayanın başına…
Neden öyle tir-tir titriyorsun
En tıfıl esintiyle…
Papatya salına-salına eğilip kulağıma
“Sen bakma benim böyle salındığıma
Bu benim bahar günlerimdir
O dem gelip geçtiğinde
Köküm öyle sağlam ki derin kayalarda…”

Can Yücel

24 Şubat 2017 Cuma

Selfie de Son Nokta Airselfie


           Teknolojinin bu hızı insanı bazen dehşete düşürüyor, gün geçmiyor ki  insanı şaşırtacak yeni icatlar çıkmasın piyasaya. İşte bunlardan bir tanesi Airselfie, insanlar önce eğilip bükülerek kendilerini bir kol boyunda telefonun ekranına sığdırmaya çalıştılar, sonra selfie çubukları ile garip görüntüler verdiler şimdi olaya nokta konulacak galiba :)

          İngiliz bir şirket tarafından geliştirilen ürün piyasaya çıkmaya hazırlanıyor, telefona adapte edilen bir aparat sayesinde cebinizde uçan bir drone taşıyabiliyorsunuz hemde avucunuzun içinden havalanan bir drone.  bu aparat aynı zamanda cihazı bir çok kez şarj edebiliyor  ve bu sayede Airselfieniz toplamda 3 er dakikalık periyotlar halinde  1 saat kadar havada kalabiliyor, fotoğraf çekmek için kendini havada sabitleyebiliyor, zamanla daha uzun süre havada kalanları daha iyi kamerası olanlar çıkacaktır,Andiroid ve İOS la uyumlu Airselfie yi Telefonunuza yüklediğiniz program ile kontrol ediyorsunuz. Teknik özelliklerine bakacak olursak, Cihaz 52 gr ağırlığında olup, Airselfie nin kasası alüminyumdur. 5 mp hd kameraya sahip cihazın üzerinde küçük ama çok güçlü 4 adet motor bulunuyor. 3 dakika havada kalabilen cihaz 20 metre kadar havalanabiliyor. Cihazın üzerinde bulunan micro usb sayesinde pc ye bağlanarak veri alış verişi yapabiliyorsunuz. Dahili Pil 7.4 v 240mAh, Micro SD kart 4GB dahili teknik özellikleri olduğu görülüyor. 




           Cihazın fiyatı 300 dolar civarı olması bekleniyor. Ön siparişler ve detaylı bilgi için :https://www.kickstarter.com/projects/1733117980/airselfie adresine bakabilirsiniz.


           Ayrıca benim gördüğüm kadarıyla bilim adamları bu drone işine acaip takmış durumdalar, öyle ki geçenlerde bir haber gördüm http://www.aljazeera.com.tr/haber/drone-ambulanslar-geliyor detayına bakabilirsiniz, yoğun tarfikte acil sağlık durumlarına müdahale zamanını en kısa süreye düşürecek uçan ambulans drone lar tasarlanmış. Yakın gelecekte bunların arabaların yerini alacağını düşünüyorum, geleceğe dönüşdeki uçan arabalar gerçekmi oluyor :) 

23 Şubat 2017 Perşembe

Buda Geçer Derviş Hikayesi


           
   


           Dervişin biri uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye varır.  Karşılaştığı köylülere kendisine yatak ve yiyecek verebilecek olan biri olup olmadığını sorar. Köylüler Dervişe evlerimiz çok küçük seni ağırlayacak yerimiz yok deyip iki kişi önerirler, derler ki  şakir in evi geniş gönlü zengindir o seni misafir eder, ikinci zenginde hattat dır , Derviş Şakir in çiftliğine gider orada çok güzel ağırlanır, Şakir in aile side kendide gönlü geniş ve misafirperver insanlardır, Derviş derki ''çok teşekkür ediyorum böyle zengin ve iyi bir insan olduğun için hep şükret olurmu şükretmeyi unutma Şakir'', Şakir şöyle cevap verir ''hiç bir şey olduğu gibi kalmaz bazen görünen gerçeğin kendisi değildir, BUDA GEÇER...''
           Derviş bu sözü yolda uzun uzun düşünür ve aradan yıllar geçer ve Dervişin yolu yine Şakir in köyüne düşer, Şakir in evine gider derviş ve Şakir in evinde yeller estiğini görür, köylülere Şakir i sorar Derviş, ''he Şakirmi  der köylüler o iyice fakirleşti o hattatın yanında çalışıyor''.  Derviş hemen hattatın yanına gider Şakir i bulur eski dostu yaşlanmıştır, çökmüştür, üzerinde eski püskü kıyafetler vardır, 3 yıl önceki bir selde sığırları telef olmuş, evi yıkılmış topraklarıda işlenemez hale geldiği için 3 yıldır hattatın yanında çalışmaktadır. 3 yıldır ona hizmetkarlık eder. Şakir bu sefer dervişi mütevazı evinde misafir eder kıt kanat olan yemeğini onunla paylaşır, Derviş Şakire üzülme ben çok üzüldüm senin bu haline dua et Allah büyüktür, Şakir dervişe asıl sen üzülme der, unutma BUDA GEÇER...
          7 yıl sonra Dervişin yolu yine Şakirin köyüne düşer, hattat bir kaç yıl önce ölmüş ailesi olmadığı için bütün mallarını Şakire bırakmış, Şakirin evleri toprakları hayvanları olmuş, Derviş arkadaşını bu halde gördüğü için sevindiğini söylemiş ama Şakirin cevabı yine aynı olmuş: Derviş BUDA GEÇER....Derviş şaşkınlık içinde bu adamda herşeye buda geçer diyor diye düşünmüş ...      
           Derviş yine yıllar sonra Şakirin köyüne gelmiş gelmişki arkadaşı Şakir vefat etmiş köylüler mezarını göstermişler bir tepede mezar taşında BUDA GEÇER yazılıdır, Derviş demiş ki mezar taşınada buda geçer yazdırmış bundan ötesi varmı..
           Derviş ertesi yıl Şakir in mezarını ziyaret edip dua etmek istemiş, ama bakmış ki ortada mezar yok sel gelmiş mezarı alıp götürmüş hiç bir iz bırakmamış...
           O yıllarda ülkenin hükümdarı kendisini çok kötü hissetmekteymiş ve demişki bana öyle bir yüzük yapın ki canım sıkkınken ona dokunayım ona bakıyım sıkıntım geçsin, neşeliyken ona bakayım beni tembelliğe itmekten  alıkoysun. Herkes yüzük yapıp getirmiş ama padişah hiç birini beğenmemiş, Dervişin aklına Buda geçer gelmiş, koşmuş yüzükcüye bu yazıyı yazdırmış padişaha bu yüzük hediye edilmiş, Padişah aradığı yüzüğü bulmuş...
                 Dünya da her şeyin gelip geçici olduğunu , zenginlikten fakirliğe fakirlikten zenginliğe, hastalıktan sağlığa sağlıktan hastalığa ince bir çizgide yaşadığımızı anlatan güzel bir hikaye. Dürüst, yalansız,  doğrudan yana bir  hayat yaşamak dileğiyle...

Not: resim http://www.grafimx.com/photo/115525 siteden alınmıştır.

1980 lerde Çoçuk Olmak Benim Gözümden....



            1980 lerde dünyaya gözlerini açıp çoçukluğunu doyasıya yaşamış biri olmanın değerini şimdi daha iyi anlıyorum galiba. Zor zamanlardı; 1980 darbesi olmuş memleket karışmış, katı kurallar uygulanmaya başlamış, ekonomi zor durumda, ekmek bile karne ile dağıtılır olmuş, ama aile, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık daha sıcak ve gerçekçiydi. Cep telefonlarına ve bilgisayarlara esir olmamıştık henüz, kanka değil kan kardeşiydik parmağımızı keser  parmaklarımızı birleştirir kan kardeşi olurduk şimdi herkes bir biriyle kanka.
           Nutellayı ancak almanyadan akrabalarımız gelince görürdük, salça ekmek sürer dışarı çıkardık, misketlerimiz vardı rengarenk, gazoz kapaklarından top yapar oynardık ders aralarında, üstümüzde siyah önlüğümüz beyaz yakamız cebimizde her daim mendil, selpak da yoktu ozamanlar, karbonatdan gazoz yapma deneyleri yapar, evden yürüttüğümüz soğanları bahçelere eker büyütürdük, pinokya bisiklet hayallerimizi süslerdi, dokuz  taş, yakar top, saklambaç, çelik çomak, ortada sıçan oynar sokakların tadını çıkarırdık, her yer beton değildi, pazar tahtalarından kaleler yapar karşı mahallenin çoçuklarıyla savaşırdık, elmalar , ayvalar, kirazlar, erikler, incir ağaçları hala mevcutdu komşu evlerin bahçelerinde ve biz staratejilerimizi meyvelere dalmak için yapardık, bilgisayar oyunları için değil , 
          Şimdilerde hd , full hd, ultra hd diye giderken tv kaliteleri ozamanlar siyah beyazdı tv ler, sabah istiklal marşı ile açılırdı, kanal değiştirmek evdeki en küçüğün işiydi, anteni çatıda ayarlamak babanın,  çizgi film denilince hala aklıma; voltran, he-man, redkit, tom ve jery, ninja kaplumbağalar, taş devri yaba daba duuu geliyor, dizilerde ise; perihan abla, uzaylı zekiye, bizimkiler( unutulmaz replikleri: dunkof, konuşma cıvık cıvık diyen Abbas,  halil pazarlama halil pazarlama, tahta kafa, canımın içi ibrikçi, sevim koşş :) , kaynanalar, kara şimşek, dallas , alf, yalan rüzgarı, elm sokağı freddy, cosby ailesi, kuntakinte, dr kimble, mavi ay, bonanza, görevimiz tehlike, aşk gemisi , a takımı, cahrlinin melekleri, altın kızlar, lesi, süper nine, mag gayver... 
          Pazar günleri daha bir neşeli olurduk, western filmler olurdu kahvaltı öncesi hevesle izlediğimiz, Barış Manço olurdu adam olacak çoçukla, pikniklerimiz olurdu komşularla, akrabalarla gidilen, cenk koray olurdu tele kutu ile, erkan yolaçlı evet hayır, 80 lerin sonlarında parlement sinema kulübü ile tanıştık; , vandame lı kan sporu, bruce lee,  e.t ,ölü ozanlar derneği, rain man yağmur adam, terminatör, örümcek adam, süper man, indiana jonse,   zor ölüm serisi hala devam ediyor :) racky, rambo, star wars, geleceğe dönüş favorimdir , Batman, hele Jean-Claude Van Damme filmlerini seyretdikten sonra uyumak ne mümkün, iki kanepe arası bacak açma hareketini çoğu kişi denemiştir herlade :) 
         Kış günlerinde kömür kırardık babamızla doğalgazmız yoktu, su ve elektrirk ise genelde kesintiye uğrardı, kömür sobamızın üstünde pişen ekmeğin tadını bulmak ne mümkün şimdi, zevkle yenirdi kestaneler soba üstünde pişince, güğüm diye bir şey vardı ve su güğüm ile ısıtılırdı sobanın üstünde banyo için pazar günleri, merdaneli makinelerde yıkanan çamaşırlarımız soba borusuna asılan tellerin üzerinde kurutulurdu,  evin en güzel köşesiydi sobanın arkasına attığımız minderli köşe....
        Müzik indirmek için internetimiz yoktu ama kaset çektirmek için listeler yapılırdı, listede baş sıralarda; Grup Gündoğarken,  MFÖ, Minik Serçe Sezen Aksu , ilhan İrem, Zerrin Özer, Kayahan, Nilüfer,Coşkun Sabah, Feri Tayfur, Ümit besen gelirdi. Walkman olanlar şanslıydı sokaktada dinleyebilirdi kasetlerini....
       Bayramları iple çekerdik yeni kıyafetlerimiz baş ucumuzda uyumak için, bayram namazlarını kaçırmazdık, harçlıklarımızı toplardık el öpmeler ile sonra gelsin torpiller, kız kaçıranlar, çatapatlar, mantar tabancaları, leb lebi tozu , gazoz tadında sakız, fanta, tamek meyve suları...
       Futbolda bir başkaydı futbolcularda; pele, maradona,van basten,gullit,rijkard , hazan vezir, oğuz, aykut, hami, lemi, metin ali feyyaz üçlüsü, zoran smoviç, cevad prekazi (1989 monaco - gs maçında 37 metreden attıgı gol unutulmazdır) , tanju çolak, şeytan rıdvan, schumacher ve daha niceleri, küfür yoktu tirbünlerde, centilmendi futbolcular, TRT den izlenirdi derbiler...
        Güzel yıllardı unutulmayacak ruhumuzu derinden etkileyen, şimdilerde ise çoçuklarımızı  kapının önüne bile yanlız bırakamadığımız paranoyalı yıllar, kötülük her yerde ve günden güne artıyor, iyi insanlar ise 80 lerin özleminde sessiz sedasız yaşlanıyor....