1980 lerde dünyaya gözlerini açıp çoçukluğunu doyasıya yaşamış biri olmanın değerini şimdi daha iyi anlıyorum galiba. Zor zamanlardı; 1980 darbesi olmuş memleket karışmış, katı kurallar uygulanmaya başlamış, ekonomi zor durumda, ekmek bile karne ile dağıtılır olmuş, ama aile, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık daha sıcak ve gerçekçiydi. Cep telefonlarına ve bilgisayarlara esir olmamıştık henüz, kanka değil kan kardeşiydik parmağımızı keser parmaklarımızı birleştirir kan kardeşi olurduk şimdi herkes bir biriyle kanka.
Nutellayı ancak almanyadan akrabalarımız gelince görürdük, salça ekmek sürer dışarı çıkardık, misketlerimiz vardı rengarenk, gazoz kapaklarından top yapar oynardık ders aralarında, üstümüzde siyah önlüğümüz beyaz yakamız cebimizde her daim mendil, selpak da yoktu ozamanlar, karbonatdan gazoz yapma deneyleri yapar, evden yürüttüğümüz soğanları bahçelere eker büyütürdük, pinokya bisiklet hayallerimizi süslerdi, dokuz taş, yakar top, saklambaç, çelik çomak, ortada sıçan oynar sokakların tadını çıkarırdık, her yer beton değildi, pazar tahtalarından kaleler yapar karşı mahallenin çoçuklarıyla savaşırdık, elmalar , ayvalar, kirazlar, erikler, incir ağaçları hala mevcutdu komşu evlerin bahçelerinde ve biz staratejilerimizi meyvelere dalmak için yapardık, bilgisayar oyunları için değil ,
Şimdilerde hd , full hd, ultra hd diye giderken tv kaliteleri ozamanlar siyah beyazdı tv ler, sabah istiklal marşı ile açılırdı, kanal değiştirmek evdeki en küçüğün işiydi, anteni çatıda ayarlamak babanın, çizgi film denilince hala aklıma; voltran, he-man, redkit, tom ve jery, ninja kaplumbağalar, taş devri yaba daba duuu geliyor, dizilerde ise; perihan abla, uzaylı zekiye, bizimkiler( unutulmaz replikleri: dunkof, konuşma cıvık cıvık diyen Abbas, halil pazarlama halil pazarlama, tahta kafa, canımın içi ibrikçi, sevim koşş :) , kaynanalar, kara şimşek, dallas , alf, yalan rüzgarı, elm sokağı freddy, cosby ailesi, kuntakinte, dr kimble, mavi ay, bonanza, görevimiz tehlike, aşk gemisi , a takımı, cahrlinin melekleri, altın kızlar, lesi, süper nine, mag gayver...
Pazar günleri daha bir neşeli olurduk, western filmler olurdu kahvaltı öncesi hevesle izlediğimiz, Barış Manço olurdu adam olacak çoçukla, pikniklerimiz olurdu komşularla, akrabalarla gidilen, cenk koray olurdu tele kutu ile, erkan yolaçlı evet hayır, 80 lerin sonlarında parlement sinema kulübü ile tanıştık; , vandame lı kan sporu, bruce lee, e.t ,ölü ozanlar derneği, rain man yağmur adam, terminatör, örümcek adam, süper man, indiana jonse, zor ölüm serisi hala devam ediyor :) racky, rambo, star wars, geleceğe dönüş favorimdir , Batman, hele Jean-Claude Van Damme filmlerini seyretdikten sonra uyumak ne mümkün, iki kanepe arası bacak açma hareketini çoğu kişi denemiştir herlade :)
Kış günlerinde kömür kırardık babamızla doğalgazmız yoktu, su ve elektrirk ise genelde kesintiye uğrardı, kömür sobamızın üstünde pişen ekmeğin tadını bulmak ne mümkün şimdi, zevkle yenirdi kestaneler soba üstünde pişince, güğüm diye bir şey vardı ve su güğüm ile ısıtılırdı sobanın üstünde banyo için pazar günleri, merdaneli makinelerde yıkanan çamaşırlarımız soba borusuna asılan tellerin üzerinde kurutulurdu, evin en güzel köşesiydi sobanın arkasına attığımız minderli köşe....
Müzik indirmek için internetimiz yoktu ama kaset çektirmek için listeler yapılırdı, listede baş sıralarda; Grup Gündoğarken, MFÖ, Minik Serçe Sezen Aksu , ilhan İrem, Zerrin Özer, Kayahan, Nilüfer,Coşkun Sabah, Feri Tayfur, Ümit besen gelirdi. Walkman olanlar şanslıydı sokaktada dinleyebilirdi kasetlerini....
Bayramları iple çekerdik yeni kıyafetlerimiz baş ucumuzda uyumak için, bayram namazlarını kaçırmazdık, harçlıklarımızı toplardık el öpmeler ile sonra gelsin torpiller, kız kaçıranlar, çatapatlar, mantar tabancaları, leb lebi tozu , gazoz tadında sakız, fanta, tamek meyve suları...
Futbolda bir başkaydı futbolcularda; pele, maradona,van basten,gullit,rijkard , hazan vezir, oğuz, aykut, hami, lemi, metin ali feyyaz üçlüsü, zoran smoviç, cevad prekazi (1989 monaco - gs maçında 37 metreden attıgı gol unutulmazdır) , tanju çolak, şeytan rıdvan, schumacher ve daha niceleri, küfür yoktu tirbünlerde, centilmendi futbolcular, TRT den izlenirdi derbiler...
Güzel yıllardı unutulmayacak ruhumuzu derinden etkileyen, şimdilerde ise çoçuklarımızı kapının önüne bile yanlız bırakamadığımız paranoyalı yıllar, kötülük her yerde ve günden güne artıyor, iyi insanlar ise 80 lerin özleminde sessiz sedasız yaşlanıyor....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder