Dan Brown un en çok satan kitaplarından olan dijital kaleyi okuyunca kriptoloji konusunda bir merak oluştu bende. Kitabın konusunda abd nin gizli bir istihbarat biriminin her türlü şifreyi kırabilecek bir makine ile tüm dünyayı takip ettiğini ancak eski bir çalışanın sonsuz anahtar deneme yöntemi ile bile kırılamayacak bir şifreleme algoritmasının ortaya çıkarması ile gelişen olayları anlatıyor. Kitapdaki gerçeklik payıda snowden düşünülünce yadsınamıyor. Edward Snowden bilindiği gibi dünyanın bir çok bölgesinde insanların telefonlarının ve maillerinin takip edildiğine dair gizli bir çok belgeyi açığa çıkarmıştı. (2016 yapımı Oliver stone un yönettiği Snowden filmini izleyebilirsiniz. ) Ufakda olsa bir araştırma yaptım ve gördüğüm haberler, seyrettiğim filmler, okuduğum kitaplar canlandı gözümde, aslında gündelik hayatında ne kadar içinde olduğunu farkettim kirptolojinin yani şifrelemenin.
Bir çok şifre kullanıyoruz günlük hayatımızda sosyal medya hesaplarımız (facebook, instagram, tweter vs.), kredi kartlarımız, maaş kartlarımız, internet bankacılığına girmek için kullandığımız şifreler, cep telefonumuzu, bilgisayarımızı açmak için kullandığımız şifreler, iş yerlerinde ve oturduğumuz binalarımıza girmek için kullandığımız şifreler, e-postalarımız, hatta arabalarımızın alarmları bile belli kodlar ile şifrelenmiş durumda, örnekleri artırmak gerekirse; günümüzde akıllı ev tanımı ortaya çıktı nedir bu akıllı ev; cep telefonu ile evdeki cihazları yönetebiliyorsunuz mesela siz eve gelmeden kombiyi veya fırını çalıştırabiliyorsunuz veya kapınızı cep telefonunuzdan gönderdiğiniz şifre ile açılabildiğini, düşünsenize sizin için hayati önem taşıyan bilgilerin yabancı ellere geçtiğini. Çoğu insanda bunlarla ilgili kötü bir olay yaşamadan gerekli önemi vermiyor. Kartal Göz (Eagle Eye ) D.J. Caruso'nun yönettiği 2008 yapımı filmi izlemenizi tavsiye derim. Her türü elektronik cihaza hükmedebilen bir yapay zeka insanları nasıl yönlendirildiğini anlatan güzel bir film. Bunlar kişisel güvenliğimizle ilgili olan bölümü , esas önemli olan ise devletler arası yaşanan istihbarat savaşlarıdır. İkinci dünya savaşını enigma şifresini çözen Allan turing in savaşı iki sene önce bitirilmesine yardımcı olduğu ve tahminen 14 milyon insanın hayatını kurtardığı söyleniyor. Günümüzde istihbarat örgütlerin teröristlerin mesajlaşmalarını çözerek bir çok olayı önlediği aşikar. Teröristlerinde her çözülen şifreden sonra da kendilerini yeni yollar aradıkları ve akla gelmeyecek yöntemler denedikleri biliniyor.
Kirptoloji kaynaklarda şu şekilde anlatılmış; Kriptoloji, şifre bilimidir. Çeşitli iletilerin, yazıların belli bir sisteme göre şifrelenmesi, bu mesajların güvenlikli bir ortamda alıcıya iletilmesi ve iletilmiş mesajın deşifresiyle uğraşır.Kriptoloji bilimi kendi içerisinde iki farklı branşa ayrılır: Kriptografi; şifreleri yazmak, Kriptoanaliz; şifreleri çözmek ya da analiz etmek.
Tarihten günümüze kadar, bazı şifreleme teknikleri şunlardır:
Sezar şifrelemesi
Rotor makinesi (Enigma)
Açık anahtarlı şifreleme
Çırpı fonksiyonları
Veri gizleme teknikleri
İlk kriptolog, 4000 yıl önce yaşamış Mısırlı bir katiptir. Efendisinin hayatını anlatırken hiyeroglifleri şifrelenmiş bir şekilde oluşturmuştu ve bazı hiyeroglifler daha önce hiç kullanılmamıştı.
Heredot’un anlattıklarına göre eski Yunan’da şifreli bir mesaj gönderilmek istendiğinde, kölelerin kafa derisi üzerinde mesajlar aktarılmaktaydı. Önce bir kölenin kafası tıraş edilir, daha sonra da ilgili mesaj kafasına kazınır ve saçlarının uzaması beklenirdi. Birkaç ay sonra da köle, hedefine doğru yola çıkar ve gittiği yerde tekrar kafası tıraş edilerek mesaj okunurdu.
Günümüz dekine benzer şekilde gizli mesaj iletme amacı taşıyan ilk şifreleme çalışmalarından biri M.Ö. 5-7. yüzyıllarda Spartalılar tarafından kullanılmış. Scytale adı verilen silindir görünümündeki araç, üzerinde bulunan sembollerin yerlerinin değiştirilmesiyle şifrelenmiş mesajı taşıma işlevinde kullanılmış. Sıra değiştirmeli şifreleme türünün bir örneği olan ve Spartalılar tarafından savaşlarda kullanılan bu yöntemin hata payının düşük fakat çözülme olasılığının yüksek olduğu belirtiliyor.
Roma imparatoru Julius Sezar gönderdiği mesajların okunmaması için üç yana kaydırma mantığını kullanan bir şifreleme yöntemi geliştirmiştir. Sezar, mesajlarındaki yazılarda, örneğin “A” harfi yerine “D”, “B” harfi yerine “E” kullanmaktaydı. Örneğin: budahayat blog şifreli hali: EYGDJDBDV EOSG gibi. bu yöntem zamanla çözülmesi çok kolay bir hal almıştır.
1. Dünya Savaşı'nda Almanların çözmemesi için bir Amerikan Telefon ve Telgraf şirketinden bir çalışan olan Gilbert Vernam tarafından hazırlanan “bir kerelik bloknot” yöntemi, savaş boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nin mesaj güvenliğini sağlamıştır. Bu sistemde şifrelenecek metin ASCII kodundaki karakterlere dönüştürülür ve bir kez şifreyi çözmede kullanılacak gizli anahtar, mesajı okuyan kişi tarafından imha edilirdi. Böylece tek seferlik mesajlaşmalar güvenli bir iletişimi oluştururdu.
1918 yılında arthur scherbius enigma adında bir makine yaptı. Dış görünüşü daktiloya benzeyen Enigma yunancada gizem ve bulmaca anlamına gelir. 2. Dünya Savaşında ise filmlere konu olan Enigma makinesi Almanların en güvendiği şifreleme tekniğiydi. Ruslara esir düşen bir Alman savaş gemisinde ele geçirilen Enigma makinesinin İngiliz şifre kırıcılar tarafından çözülmesi ile savaşın kaderini değiştirmiştir. Almanların tüm haberleşmesini dinleyen İngilizler, bu bilgi ile uzun süre Almanların ne yapacaklarını erkenden öğrenip ona göre taktik hazırlama şansına sahip olmuşlardır. Allan turing enigma şifrelerini çözen bir makine yapmış ve savaşın erken bitirilmesinde en önemli role sahip olmuştur. Yaptığı cihaz ve yapay zeka ile ilgili çalışmalar bilgisayarın atası sayılmaktadır. Allan turing gerçek hayatını anlatan Yapay Oyun (The Imitation Game) filmi 2014 yılında vizyona girmiştir. Yine bu dönemlere denk gelen hayatı oldukça ilginç olan matematik dehası john nash in hikayesini de 2001 yapımı akıl oyunları (A Beautiful Mind)filminden seyredebilirsiniz. John Nash aynı zamanda soğuk savaş döneminde ordu adına şifre çözücü olarak çalışmıştır.
Açıkcası diğer şifreleme yöntemlerinin detaylarına girmeyeceğim bu işle uğraşmayanlar için can sıkıcı olabilir. Günümüzde kriptoloji yani şifreleme çok karmaşık ve ileri bir düzeye gelmiştir. Öyle ki bilim insanları DNA ya işletim sistemi ve çeşitli dosyalar yükleyip tekrar veriler bozulmadan alabildikleri deneyler yapmaktalar ve bu bilgilerin yüz yıl saklanabileceği söyleniyor. Sadece 1 gram DNA’da 215 petabyte (220 bin terabyte) veri konabiliyor . Bilgi güçtür diyip yazıyı burada noktalıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder